3. PNÖMATİK İLETİMDE MALIN AYRIŞTIRILMASI
Havanın atmosfere yayılabilmesi için bir pnömatik iletim tesisatının sonunda iletim malının havadan ayrılması gereklidir. Bazı ayrıcalıklar dışında iletim havası ve iletim malını direkt atmosfere üfürmek artık olanaksızdır. Çünkü böyle bir hava çevreyi rahatsız etmektedir. Çevre havasını bozmamak için izin verilen sınır değerler halen batı ülkelerinde tüzel teknik yönergelerle yığın mal ve hava debisine bağıntılı olarak saptanmış ve yurdumuzda da bu amaçla esaslı adımlar atılmaktadır. Maksimum toz konsantrasyonu 150 mg/m3 hava için tehlikesiz sayılmaktadır (1). Bu değere göre hava ve toz karışım oranı m;



Şekil 3.1 ve Şekil 3.2'de görülen ayırma işlevinde her iletim malının filtre ortamına giderek onu tıkanma ve yıpratma durumuna getirmesi söz konusu değildir. Ancak ince tozlar filtre ortamına ulaşırken tüm kaba tozlar ayrışır. Burada asıl tehlike ince tozların filtreyi tıkamasıdır. Bu nedenle filtre ortamına mümkün olduğunca az miktarda toz tutunmalı. Ayrışma olgusu ne çok kuvvetli, ne de çok zayıf olmalıdır. Bu düşünce, bazı filtre üreten firmaları, malın filtreye girişini teğetsel değil radyal biçimde gerçekleştirmeye yöneltmiştir.
İletim malının (e) çıkış kabı yönünde ayrışmasını destekleyeceği için siklon gövdesinin koni kısmında ikincil bir akımın oluşması gerçekleşmiş olur. Ancak siklonun (g) tepesinin iç yüzeyinde ikincil akımın olumsuz etki yaptığı bildirilmiştir.
Bu konuda yapılan deneyler (1) göstermiştir ki, helezon çekirdeğinin içinde (e) çıkış kabından ayrılan tozun (f) dalgıç boru içinde yukarı çekilmesini önlemek için (e) akış kabının tepe kısmına koni biçimi verilmesi önerilmektedir.
Emme yöntemli tesislerde siklonun dibine yerleştirilen hücreli çarklı vericiden iletim malına karşı ters akım yapan kaçak hava, siklonun ayırıcı niteliğini fena etkiler.
Siklonlarda belirli bir teğetsel hızda merkezkaç kuvveti yarıçapla ters orantılı olarak değiştiğinden , küçük çaplı siklonlar büyük çaplı siklonlara göre yarattıkları merkezkaç kuvveti nedeniyle daha etkilidirler. Öte yandan proje mühendisi için yüksek sıcaklık, yüksek nem ve yapışkan nitelikte iletim malı söz konusu olduğunda yatırım ve işletme masrafları yönünden siklonlu ayırıcılar çok daha ucuz oldukları için endüstride öncelikle tercih edilmektedir.
Hava ve mal karışım oranı (n) 'nün artması ile siklondaki basınç kaybı artmayıp aksine azalacaktır. Çünkü siklona akış yapan havanın (fi) çevre hızı, havanın yığın mal üzerine sürtünmesi nedeniyle düşecektir.
İşlemsel uygulamada gazların temizlenmesinde hizmete konacak siklonlarda genel çalışma koşulları yaklaşık şöyledir;

3.2.1 Siklon Konstrüksiyonunu Etkileyen Faktörler
Siklonlar genel olarak belli bir basınç kaybı dikkate alınarak tasarımlanır. Atmosferik basınçta çalışan normal özellikteki siklonlarda körüğün (vantilatörün) karşılayabileceği basınç kayıpları, siklon gaz giriş hızlarını 6 ila 20 m/s arasında sınırlar. Bu nedenle siklonları genellikle 15 m/s gaz hızlarında çalışacak şekilde tasarımlamak gerekebilir.
Siklon verimini etkileyebilecek başlıca tasarım faktörü siklonun çapıdır. Aynı basınç kaybı altında çalışan daha küçük çaplı bir siklonun verimi daha yüksek olacaktır. Bu böyle olmakla beraber belirli bir miktardaki gazı ayrıştırabilmek için küçük çaplı siklonlardan birden fazlasının paralel olarak uygulanması gerekebilir. Bu biçim uygulamaya multisiklon tertibi de (Bkz. Şekil 3.4) denilmektedir.
Eğer tozun önemli bir miktarında partikül boyutu 15 m'dan küçük ve akımdaki dağılımı geniş bir aralıkta bulunuyorsa siklonlar seri olarak da tertiplenebilir. Böyle olunca iri partiküller geniş çaplı tek bir siklonda ayrıştırılarak yükü azalan gaz bundan sonra ufak çaplı paralel tertipteki multisiklon grubunda işleme tabi tutulur. Siklondan geçen gaz miktarının artması ile verim normal olarak yükselecekse de yumakcıklar oluşturan tozlar yüksek hızlarda tekrar dağılacağından bu durumun tam tersi gaz miktarı arttıkça verim azalabilir.
Siklon gaz çıkış borusunun çapının azaltılması basınç kaybını arttırır. Siklon uzunluğunun gaz giriş borusu boyut oranı hakkında yapımcı firmalar kendi deneyimlerini değerlendirmektedir. Bununla beraber belli bir gaz giriş hızında genişliğin minimumda tutulması gerekir. Siklona gaz girişindeki boğaz uzantı parçasında uzunluk genişlik oranını yüksekçe tutulması da verimi yükseltir. Bundan başka gazın siklon gövdesine girişindeki basınç kayıplarının artmaması için boğaz uzantı parçasının gövdeye tedricen uyacak biçimde yapılanması gereklidir.
Yüksek verimli siklonların çoğunda koni yükseklikleri, siklon çapının 1.6 ila 3 katı kadar öngörülmektedir.
Bir siklon, basınç altında olduğu kadar vakum altında da çalışabilir. Vakum altında çalışan siklonlarda sızdırmazlığın çok iyi sağlanması zorunludur. En ufak bir sızdırmada özellikle ince tozların tutulma verimleri hızla azalır. Basınç altında çalışan siklondaki sızdırma kaçağı, çevre sağlığını ve temizliğini bozacağı için çok dikkat edilmesi gerekir.
Bir siklon, ender olarak bazı hallerde yatay konumda da çalışabilir. Ancak bu durumda toz çıkış hattının tıkanma eğilimi artacak ve böylece siklonun verimi düşecektir.
Siklondan çıkan gaz borusunun tasarım gereği daraltılması istendiğinde, daralma geçişi, siklon çıkışından itibaren yaklaşık 5 çaplık bir mesafeden yapılmalıdır. Bu esnada bir dirsek varsa dirsekten sonra yapılmalıdır.
3.2.4 Ayırıcılarda Basınç Kaybı
Bir pnömatik iletim tesisinin sonunda yer alan siklon içinde malın ayrışması sonucu meydana gelen basınç kaybı, iletim hattındaki basınç kaybı ile (örneğin 1000 Pa) karşılaştırıldığında çok azdır.
Ayırıcılarda meydana gelebilecek basınç kaybı aşağıdaki denklemle de bulunabilir:
Pnömatik iletimde, basınç kaybı katsayısı (e) deneysel ilkelerden elde edilen sonuçlara göre şöyledir:


3.3 İnce Tozun Filtreden Süzülmesi
Havanın temiz tutulmasında filtre uygulaması son yıllarda büyük önem kazanmıştır. Aynı olgu, çevrenin korunması dikkate alındığında pnömatik iletim için de geçerlidir. Halen filtre teorisi üzerinde yoğun çalışmalar sürmekle beraber, bugün için toz ayırıcı filtreler doğrudan pratik bilgilere dayanılarak gerçekleştirilmektedir.
Toz ile yüklü hava bir dokuma, yün veya iğneli keçeden geçer (Şekil 3.11). Filtre ortamı henüz temiz iken toz partikülleri filtre ortamının doku aralıklarından geçerek temiz tarafına ulaşır. Öteki partiküller kirli gaz tarafında birikerek esas filtre tabakasını oluşturur. Bu tabaka ince toz partiküllerini alıkoyar. Burada tutunmuş olan tozlar düzenli olarak temizlenecektir.
Filtrelerde toz ayrışımı üç ayrışım olgusu ile gerçekleşmektedir (1):
a) İri taneler doku örgüsü nedeni ile (örneğin 75 ile 150 mikron) alıkonulduğundan %100 oranında elenmiş olur.
b) İnce taneler porlar arasından hava akımını izleyerek doku içinde geçeceğinden ayrışmazlar. Tane çapları büyüdükçe eylemsizlik nedeni ile dokular arasından geçişte, önce buralarda tutunup kalırlar.
c) Çok ince toz taneleri statik elektrikle yüklü doku fazları tarafından kolaylıkla çekilerek orada birikirler.
Yukarıda açıklanan üç ayrı ayrışım olayı, gerek iri ve gerek ince toz tanelerinin yaklaşık %100 oranında ayrışmasını gerçekleştirmiş olur.